Navlun sözleşmesi bilindiği üzere sinallagmatik yani her iki taraf için de borç doğuran bir sözleşmedir. Taşıtanın navlun ödemekle yükümlü olduğu ve taşıyanın o yükü taşımakla sorumlu olduğu bir sözleşme türüdür. Ancak taraflar sadece bu iki sorumluluğu üstlenmezler. Bunun yanında yükün yükleme ve boşaltma safhaları da mevcut olacaktır ki bu safhalardaki süreler kanun koyucu tarafından ayrıntılı bir biçimde düzenlenmiştir. Ancak belirtilmelidir ki; yükleme ve boşaltma sürelerinin kanun koyucu tarafından düzenlenmesi sorunun sadece bir kısmına çözüm sağlar. Daha önceden belirlenen sürelerin yetmemesi fırtına veya sis gibi doğal sebeplerden dolayı olabilir ve bunun sonucunda faaliyetlerin kesilmesine sebebiyet verir. Bu durumda daha önceden belirlenmiş yükleme ve boşaltma sürelerine ikinci bir süre eklenmesi gerekir.
Eklenecek ikinci sürenin kapsamı, navlun sözleşmesinin tarafı olan taşıyanın sözleşmeyi bir an önce ifa etmek istemesinden doğar. çünkü taşıyan bir an önce yükleri varma limanından ilgili şahıslara teslim ederek ileride başka kişilerle akdedeceği veyahut akdetmiş olduğu sözleşmelerin etkilenmesi tehlikesinden kaçınmak ister. Böylelikle taşıyan sözleşmeyi bir an önce ifa yoluyla sonlandırmak istediğinden ve geminin limanda birkaç gün beklemesinin pahalıya mal olmasından sebeple, taşıyana bir ücret verilmesi gerekmektedir. Taşıyanın yükleme ve boşaltma süreleri dışında eklenen bu ek süreye sürastarya denilmektedir.
Sürastarya, taraflarca kararlaştırıldığı takdirde yükleme ve boşaltma sürelerinin sona ermesi ile başlar ve ne zaman sona ereceği yine taraflarca belirleyeceği gibi sürastaryanın sona erme süresinin belirlenmesi zorunlu da değildir. Taşıyanın gemiyi yükleme ve boşaltma sonrasındaki ek sürede, taşıtan veya gönderilenin kontrolüne bırakır ve gün veya saat başına belirli ücret olan sürastarya ücreti ni karşılık olarak alır.
Navlun sözleşmelerinin sınıflandırılmasına göre bekleme süresinin konumu değişiklik göstermektedir. Navlun sözleşmeleri ikiye kırkambar ve çarter sözleşmesi olarak ayrılmaktadır. Sürastarya, çarter sözleşmesinin alt çeşidi olan “sefer çarteri” sözleşmesinde inceleme alanı bulmaktadır. çünkü sefer çarteri sözleşmesinde, gemi sözleşmenin tarafı olan taşıtana belirli sayıda sefer yapma amacıyla tahsis edildiğinden, yapılan seferlerdeki yükleme ve boşaltma faaliyetinin ne kadar zaman alacağı ve bu durumda hangi şartların var olacağının belirtilmesi gerektiği ve böylelikle asıl konu olan sürastarya süresi ve ücreti ile genel bekleme sürelerinin sadece navlun sözleşmesinin bir çeşidi olan sefer çarterinde var olduğu ortaya çıkmaktadır.
Sefer çarteri sürecini 4 farklı aşamada incelenmesi mümkündür.
1) Yolculuktan önceki Aşama: Bu aşamada, eğer navlun sözleşmesi akdedildiği zaman yükleme limanında değilse, geminin buraya gelmesi beklenir.
2) Yükleme Faaliyetleri: Taşıtılan, taşınacak olan yüklerin gemiye teslimini gerçekleştirir. Yüklerin gemideki ambarlara istiflenmesi bu aşamada meydana gelir.
3) Taşıma Aşaması: Bu aşamada gemi ambarlarına istiflenen yüklerle birlikte taşıyan yükleme limanından ayrılır ve varma limanına yol alır.
4) Boşaltma Faaliyetleri: Gemi boşaltma limanına vardıktan sonra yükler yetkili olan konişmento hamillerine teslim edilmek üzere bırakılır.
Yukarıda yer alan birinci ve üçüncü aşamada, yani geminin deniz üzerinde seyir aldığı aşamalar sadece taşıyanı ilgilendiren daha doğrusu sadece onun gerçekleştirebildiği aşamalardır. Bu durumda bu aşamalarda meydana gelebilecek tüm gecikmelerden taşıyan sorumlu olacaktır. Ancak ikinci ve dördüncü aşamada taşıyan, geminin yükleme veya boşaltma limanında yalnız değildir. Bunun sebebi, taşıtan veya gönderilen bu aşamalarda bizzat bulunacak olmasıdır.
Taşıtan tek başına hareket ettiği aşamalarda bir sorun meydana gelmezken, diğer aşamalarda hem taşıyan hem de yükle ilgili şahısların hareket zorunluluğu doğduğu için hukuki sorunlar bu kısımda doğmaktadır.
Böylelikle sürastarya bir ek süre gerekliliğinden doğmuş bir kavram olup, seyir halinde veya değil taraflara olabilecek herhangi bir aksamada ek bir imkan tanımaktadır. Elbette alan tanımak dışında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusu olabilir. Bu durumda devreye hukukçular girmektedir.
Etiket : hukuk